13 Temmuz 2008 Pazar

Diablo 3

Uzun zaman bir numaralı oyunlarımdan olan Diablo 2'nin torunu Diablo 3, çıkış tarihi belli olmamakla birlikte yapımcı Blizzard tarafından duyuruldu. Uykusuz gecelerde, barbar karakterimizle gezeceğimiz zindanları rüyalarımda görmeye başladım desem sanırım biraz abartmış olacağım ama artık kısıtlı zaman ayırabildiğim bilgisayar oyunlarına geri dönüş yapabilmemi sağlayacağından hiç şüphem yok Diablo 3'ün. Hadi gelde yeni görevleri yeni kılıçlarla bitirelim...

Aleksandr Puşkin

2008'in ilk girişini Aleksandr Puşkin ile yapıyorum. Bu arada Haziran bile geçmiş. Gogol'un Ölü Canlar'ından sonra beğeniyle okuduğum bir başka Rus baş yazarı Aleksandr Puşkin. Okuduğum kitabı tüm eserlerinin yer aldığı, yine Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından bizlere sunulan ve Ataol Behramoğlu tarafından çevrilmiş olan "Bütün Öyküler, Bütün Romanlar". İçerisinde "Tipi", "Köylü Genç Bayan", "Groyuhinyo Köyü Tarihi" gibi çok güzel betimlenmiş öykülerin yanı sıra, yazarın dönem Rusya'sının yaşamını adeta birebir bizlere hissettirdiği, hem Rus kültürünü hem de komşu devletlerin Rusya üzerindeki etkilerini tespit etmemizi sağlayan "Yüzbaşının Kızı", "Dubrovski" ve "Roslavlev" gibi romanlarıda bulunuyor. Özellikle gezi - anı karışımı "1829 Seferi Sırasında Erzurum'a Yolculuk", Rusya tarafından işgal altına alınan Kuzey Doğu Anadolu topraklarımızın durumunu son derece canlı olarak görebiliyorsunuz. Bu noktada "Kırcali" isimli öyküde Osmanlı topraklarında Yunan çetelerinin ve Rusya'nın bu durum karşısında aldığı tavırlarıda satır aralarından takip edebilirsiniz.

Yazarın bu eserinde en beğendiğim roman Yüzbaşının Kızı oldu. Romanın başında ünlü bir general olan babası tarafından soylu bir Rus olarak yetişmesi için uzak ve sözde disiplinli bir kaleye gönderilen Pyotr Andreyeviç'in başından geçenleri konu alıyor. Puşkin'in yarattığı bu kahraman daha yaşama gözünü açmadan sekiz kardeşini yitirmiş ve annesinin karnındayken babasınında ordudaki kuvveti ile çavuş olarak askere yazılmış. Pyotr bu kaleye 17 yaşına bastığı yıl içerisinde, kölesi olan lalası ile birlikte gönderiliyor. Kendisine göz kulak olmayan bu gözetmende Pyotr'den sonra romanda rol alan önemli karakterlerden biri. Pyotr'ın aldığı her kararda mutlaka bir yerinden ipleri eline alıyor. Sonuçları ise hem pozitif hem de negatif olabiliyor. Romanın başındaki yolculuk boyunca gelişen tüm kötü olaylar romanın devamında çok farklı bir resmi ortaya koyuyor. İsmindende anlayacağınız gibi Pyotr kalenin komutanı olan Yüzbaşı'nın kızına aşık oluyor ve sizlerinin okumanız gereken ve her sayfada daha da şaşıracağınız traji komik ama mutlu bir sona bağlanan güzel bir roman ortaya çıkıyor. Bu romanda yer alan bir atasözünüde sizlerle paylaşmak isterim: "Çağrılmadık konuk, Tatardan kötüdür." Hem kültür hem de dönem açısından bence çok değerli bir alıntı.

"Dubrovski" sizlerle paylaşmak istediğim bir başka roman. Bu romanda Rus sınıfları hakkında bariz bilgilere ulaşabilmekteyiz. Roman, biri bulunduğu yörenin bir numaralı yöneticisi - ağası diğeri mazbut fakat yine orta derecede varlıklı, iki dost emekli subayın arasında başlayan bir tartışmadan sonra gelişen olayları konu alıyor. Romana ismini veren Dubrovski, daha fakir olan subayın oğlu ve babasının mallarını aralarındaki anlaşmazlık sonucu elinden almak isteyen emekli generalden öcünü almak için doğduğu yöreye geri dönüp eşkiya olan bir taze subay.

Mutlaka okumanızı tavsiye ediyor ve hepinize iyi günler diliyorum.

Not: Diğer okuduğum kitaplarıda gözden geçirip buraya girmeyi düşünüyorum ama vakit sıkıntısı olacak gibi görünüyor...