4 Mayıs 2011 Çarşamba

Cloud Computing ve Gelecekte Olacaklar...

Cloud Computing. Eğer IBM zirvelerini yakından takip edenlerdenseniz ya da sektörle yakından uzaktan bir ilişkiniz, aşinalığınız varsa zaten bu terimi çoktan duymuşsunuzdur. Duyanları üçüncü paragrafa, duymayanları ikinciye alalım efendim.

Cloud Computing, CC, (her türlü uygulama, veri tabanları, dosya servisleri, e-posta, vs. gibi) bilişim hizmetlerinin istendiği anda internet ile erişilebilecek bilgisayar ağından sağlanmasıdır.

Aslında CC zaten hayatımıza ufak ufak girmiş bulunmaktaydı. İlk yankılar 90'ların ikinci yarısında yaygınlaşan Yahoo!! Mail ile kulaklarımıza çalınıp, sonradan gelip pazarı kaldıran Gmail ile doruk noktasına ulaşmış durumda. Günümüzdeki gelişen Türkiye internet altyapısı sayesinde TTNET tarafından (bile!) verilmekte olan sanal disk hizmetleri gibi pek çok uygulamalarda bu sayede hayat buldu.

Bütün bu gelişmelere rağmen CC'nin asıl kar odağı bireysel kullanıcıdan çok KOBİ seviyesinden başlayıp Holdinglere kadar uzanan bir hedef kitlesinden oluşuyor. Zira yurt dışında konu ile ilgili önde gelen şirketleri IBM, Rackspace, Savvis olarak sayılabilir.

CC ile birlikte şirketler hayatımıza yine 90 sonlarında giren outsource (dış kaynak kullanımı) kavramını Bilgi Teknoloji departmanlarına hem insan kaynakları hem de teknik altyapı alanlarında uygulayabilir hale geliyorlar.

Aslında CC'nin biraz gerisine gidersek özellikle tüm şirketlerin hayat akışında mutlaka en az bir kere gündeme gelen CRM projelerinin başarı oranın düşük olmasının yanı sıra maliyetlerin (programın lisansı, altyapı ve proje gideri, vs.) çok yüksek olması, internetin yaygınlaşması ile SaaS (Software as a Service - Servis Olarak Sunulan Yazılım) ortaya çıktı. SaaS sayesinde bir yazılım almak isteyen şirket bunu almak ve kendi BT altyapısında barındırmak yerine kiralayarak hem maliyetlerinden hem de zamandan tasarruf ederek yazılımın kendi süreçlerine uygunlaştırılması ve insan kaynağını bu hizmeti kullanabilir hale getirilmesi konularına daha fazla kaynak ve zaman ayırabilerek başarı oranını daha yükseğe çekebilmekteler.

Şimdi SaaS'da ki bu örneği alıp tüm şirketinizin BT altyapı ve insan kaynağına uygulandığını düşünün. Bu yönetim açısından komple bir ihtisas alanının sadece tek bir fatura ve CC hizmetinin alınacağı firmayı yapılacak SLA (Service Level Agreement, Hizmet Seviyesi Anlaşması) üzerinden yönetecek profesyonel ama görece çok ufak çaplı bir BT ekibi ile firmanın boşa çıkacak hem zaman, hem insan, hem de mali kaynaklarını kendi uzmanlık alanında geliştirmek için kullanabileceği anlamına gelmekte.

Pekii bu hizmete neden cümbür cemaat geçemiyoruz. Öncelikle geleneksel BT yapısının kurulması bile ülkemizde çok sancılı oldu. Her ne kadar BT alanında Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla aynı oradan yatırımlar yapmaktaysak da gelişmiş insan kaynağı hala çok az. Üstüne üstlük süslü kelimelerle adlandırılan CTO (Chief Technology Officer) gibi pozisyonlar hala çok büyük holdingler de bile yok denecek kadar az sayıda görülebilmekte. Bir de ülkemizde bu tip bir online hizmetin güvenlik açısından sıkıntılı olmayacağı algısının şirketler arasında yaratılması sorunu var ki en zor kilometre taşlarından biri de bu sanırım.

Son okuduğum haberlere göre Rackspace İngiltere'de sunucularını açmış durumda ve ülkemize İngiltere üzerinden denemeye açtığı sunuculara ulaşım hızları hiçde kötü değil. Kısa vadede olmasa da orta vadede bu pazarda gelişmelerin olacağı kesin.

Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için sizleri buraya davet ediyorum.

Cloud Computing'in B2B uygulamaları yukarıdaki gibi olacakken bireysel pazardaki etkileri üstünde de bir kaç olasılığa yer vermek istiyorum. Bunlardan en önemlisi ve tüm kişisel bilgisayar sektörünü değiştirecek olan yanı internet bağlantısı üzerinden herhangi bir donanıma gerek kalmadan aylık bir kira bedeli ile başlı başına bir bilgisayarın tüm özelliklerine sahip olabilmek. Kafanızda canlanması için salonunuzdaki televizyonunuza takacağınız bir kablosuz klavye ve mouse seti ile belki de bir başka ülkedeki bir sunucu tarafından host edilecek platformdan hiç hız sorunu yaşamadan en son sürüm yazılımları çalıştırabileceğinizi düşünün. Bu durumda içeriklerin hepsinin online olarak satın alınacağı, kişisel bilgilerin yine hizmeti alacağınız firmanın sunucularında tutulacağını ve belki de Microsoft için rüya gibi görülebilecek bir geleceğin, kopya yazılımsız dünyanın gerçekleşebileceğini düşünün. Fakat bunun ücretinin rekabetle çok düşeceğini ve bu hizmet sayesinde hepimizin cebinde büyük delikler açan "upgrade" deyiminin tarihe karışacağını düşünün. İyi fikir değil mi?

Cloud Computing en uzun vadede beş sene içerisinde Türkiye'de olacaktır. Her ne kadar büyük BT firmaları bunun tanıtımına başlasa da ilk alacaklar kısıtlı olacaktır. Ama değişim kaçınılmaz ve Cloud Computing'e doğru zamanla ve strateji ile girecek firmalar rekabette çok büyük avantaj kazanacaklardır...

Bir daha ki yazıda görüşmek dileğiyle...