14 Ocak 2014 Salı

Hani Yakar Suyun Soğuğu Ellerini...


Hani yakar suyun soğuğu ellerini... Hani güneş daha yeni yeni sarar ufku sarı, mavi ve kırmızı kollarıyla... Hani bir nefeste çekersin sonbaharın ısıran havasını ciğerlerine... Hani bir damla yaş süzülür soğuktan kızarmış yanaklarına... Hani uyanırsın bir sabah korkulu rüyalardan durgun hayatına sıcak yatağında...

Yaşıyorsundur sevgili dostum. Yaşıyorsundur ve farkındasındır olanların. İster adını kader koymuş ol, ister de şans, biliyorsundur her an bir değişim beklemektedir seni bir sonraki adımında. İstediğin kadar yavaş yürü ya da hızlı, dilersen de koş; ne geciktirebileceğin, ne de hızlandırabileceğin bir süreçtir bu. A noktasından B noktasına giden bir araç gibi sınav sorularındaki; B noktasına sağ salim varma ihtimalinin olmamasına rağmen, o yola çıkar ve son noktaya ulaşmaya çalışırsın. Oysaki yolda başından geçenler, seni artık o ilk yola çıktığın insandan bir başkası yapacaktır.


Bilirsin, bu gördüklerinden çok ötedir sınav ve her saniyede yeni bir soru karşına çıkmaktadır... Bilirsin, bu sınava tabi olmak bile başlı başına bir iştir, sorulara verdiğin cevapların doğru verilmiş olup olmaması bir yana...

Herkes sınava tabiidir. İşte benim sınavımın en önemli ikinci sorusu geliyor yukarılardan bir yerlerden...

Oğlum...

Umarım bir gün bu yazdıklarıma bakıp sınavdan kaldığımı değil, nasıl da geçtiğimi anlatacak yüzlerce, binlerce güzel anımız olur hayatımızda, seninle, annenle ve sevdiklerimizle dolu... Bizleri verdiğimiz cevaplarla gülmekten gözlerimizi yaşartacak kadar çok anımız olur umarım...

Ve bir gün benim arkamdan konuştuğunda oğlum, benim babam sınavını geçmişti dersin umarım...

Şimdiden sana ve annene tüm sevgilerimle...