23 Şubat 2011 Çarşamba

IBM Watson - Turin Testi Geçilecek mi?

Üç gün süren Amerika'nın ünlü yarışma programı Jeopardy'de iki kişi IBM'in geliştirmesine devam ettiği Watson isimli süper bilgisayarına yenildi. Economist'te okuduğum bu habere göre Watson, günümüz bilgisayarlarının saniyede 100 milyarlık işlem yapabilmesine karşılık saniyede 800 trilyon işlem yapabilmekte. Fakat Watson bu işlem kapasitesini sadece matematik için kullanmıyor. Watson insanı insan yapan en önemli araç olan dilimizi kullanabilmek için dizayn edilmiş. Bilgisayarlar için olasılık hesabı yapmak ve bunu matematiğe dökmek ve bunun ışığında karar almada faydalı olmak var oluş nedenlerinden biridir diyebiliriz. Ama Watson bu yeteneğinin yanı sıra dilimizde kullanılan pek çok farklı kelimeyi cümleler içinde kullanışlarına göre algılayıp bunun üzerinden yorumlar yapabilmekte.

Yarışma programında yer alan iki yarışmacı daha önce bu programda en çok kazanan kişiler. Bunların arasındaki Watson ise 90 sunucuda yer alan 2.880 adet işlemcisi ile hiçbir internet bağlantısı olmadan sadece sunucularına yüklenmiş yaklaşık 200 milyon sayfaya eş değerdeki veri ile yarışmaya katılmış. Watson sunucu tarafından sorulan soruları parçalarına bölüp hızla cevabı bulmaya çalışmaktayken eğer tam cevaba ulaşamadığını anlarsa hiçbir cevap vermeden devam etmekteymiş. Yarışmanın sonunda Watson 77.000 USD ile toplamda 45.600 USD biriktiren iki rakibinin neredeyse iki katı ödül kazanmayı başarmış.

Daha öncede benzeri denemeleri olan IBM Kasparov'u yenen Deep Blue'yu geliştirmişti. Şimdi hedeflerinde Watson ile insan dilini anlayabilen ve buna düşünerek doğru cevaplar veren bir bilgisayar yaratmak var gibi görülüyor.

Bu konuda 1940'lı yılların sonunda ilk kez sanal zeka kavramını kullanan Alan Turing kendi adıyla anılan bir testi uluslararası alana taşımıştır. Test bilgisayarların düşünüp düşünemediğini kanıtlamayı hedefliyor olup; bir insan ile bilgisayarın konuşması (o zamanlar bu mümkün olmadığı için yazı yoluyla iletişime geçmeleri) ve insan deneğin karşısındakinin bir bilgisayar olduğunu anlamaması durumunda başarılı olunacağının belirtilmesinden ibarettir. Günümüze kadar bu amaçla pek çok chatbot adı verilen uygulamalar Psikologlar tarafından bile geliştirilmiştir. Hatta 1972 yılında Kenneth Colby PARRY adını verdiği şizofrenik bir chatbot tasarlamıştır. İlk örneklerden olan bu chatbotta tabiiki kolaylıkla bir insandan ayırt edilebilir haldedir.

Günümüzde Amerika'nın Thomas Edison'dan sonraki en büyük mucidi olarak kabul edilen Ray Kurzweil bu konuda "Tekeliyet" isimli bir teoriye sahip. Bu teoride özellikle Moore Yasasına (buradaki grafikten de görülebilecek) atıfta bulunulmakta. Maliyet düşüşü ve kapasite artışı sayesinde işlemcilerin vektörel bir gelişim gösterdiklerinin üzerinde duran Moore Yasası, Kurzweil'e göre en geç 2029 yılında Turing testinin bir sanal zeka tarafından geçebileceğini gösteriyor.

Kurzweil'in "Tekeliyet" teorisi; sanal zeka insan düşüncesini simüle edebildiği anda artık bilgisayarların kendileri için en iyi teknolojiyi geliştirebileceğini, vektörel büyümenin yerini tahmin edilemeyecek bir logaritmik büyümenin alacağını ve insanlara ihityaçlarının kalmayacağını öngörmekte.

Hiç yorum yok: