11 Ekim 2011 Salı

Moore'un Üstüne Kanun Tanımam Diyenlere!!!

Moore Kanunlarını daha önce burada değinmiştik. Bugün yine her zamanki gibi teknoloji haberlerine göz atarken yep yeni bir teoriyle karşılaştım.

Moore Kanunun paralelinde olmasa da aynı mantıkla yola çıkan Stanford Üniversitesi Profesörlerinden Jonathan Koomey işlemci hızı gibi bir değişken yerine bilgisayarların tam kapasite çalıştığında ne kadar elektrik harcadığı üzerine eğilmiş.

Koomey'nin araştırmalarının detaylı bir kronolojisine buradan, sonuçlandırdığı ve IEEE'ye (Institute of Electrical and Electronics Engineers) ait dergide yayınlanan teorisine buradan erişebilirsiniz.

Pekii Koomey ne diyor? Koomey önce beş bilgisayar (ENIAC - ilk geliştirilen bilgisayar -, IBM PC XT ve AT (83 ve 84 model IBM bilgisayarları), 2008 model bir laptop ve bir pc) üzerinde yaptığı çalışmalarla Moore kanunu ne kadar temsili bir grafik çıkarabileceğini gözlemlemiş (saniyede yaptıkları işlem sayıları/üretim yılı. Ardından bu beş bilgisayarın ne kadar elektrik harcadıklarını gösteren bir grafik oluşturmuş. İlk elde ettiği grafik çok bir şey ifade etmese de en azından zamanla doğru orantılı olarak enerji sarfında bir azalmanın görülebildiğini tespit etmiş.

Bu grafiği NERSC (National Energy Research Scientific Computer Center)tarafından 83'de üretimine başlanan ve şu anda dünyanın en hızlı bilgisayarları arasında yer alan NERSC 1, 2, 3, ve 5'i katarak genişletince Koomey gerçekten teorisinin doğruluğuna inanmış. Bu bulgularını ikincil kaynaklardan farklı bilgisayar ve sunucuların kilowatt başına yaptıkları işlem adetleri ile zenginleştirince uluslararası kendisine ün getiren ve yeni yayınlanan, yukarıda da yer verdiğim teorisinin doğruluğu istatistiksel olarak kanıtlamış: "1940 yılından itibaren bilgisayarların kilowatt başına işlem hızı 1,6 yılda bir iki katına çıkmaktadır".

Moore'un Kanunu ve Koomey'in Teorisi bir araya geldiğinde, üstlerine de Amerika ve Uzak Doğu'da yaygınlaşmamış örnekleri ile birlikte geliştirilmekte olan gün/ortam ışığı yoluyla şarj edilebilir pc örnekleri konulduğunda karşımıza her iki yılda bir iki kat daha kuvvetli olmasına rağmen üç kat daha az enerji harcayan, giderek artan hızda da online bağları bulunan bilgisayarların yakın gelecekte nasıl bir ortam oluşturacaklarını hayal edemiyorum. Belki de sadece parmak izi büyüklüğünde silikon ve bir ev bilgisayarından katlarca fazla işlem yapıp sadece beyin hücrelerimizdeki elektrik akımı ya da güneş enerjisinden beslenebilecek bir nesil işlemcilerle karşılacağız. Bunların online olarak birbirleriyle konuşma olasılığı da bana hep Kurzweil'in Tekiliyet (singularity) teorisini hatırlatıyor.

Scotty ışınlamana gerek kalmayacak sanırsam yakında, zira burada ben kendi kendimi ışınlıyor olacağım. O ana kadar ışınlayabilirsin...

Hiç yorum yok: