27 Mart 2010 Cumartesi

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

Kahramanımızın ismi Raif. Adı gibi merhamet barındırıyor kişiliğinde. Raif yalnız. Raif sessiz. Raif Anadolu işgal altındayken babası tarafından Almanya'ya gönderilir. Almanya'ya giderken etrafı tarafından aslında pek de yakışık bulunmayan merhameti, bari aile işlerini devir almaya yetecek bilgi ile donansın denir. Babasının sabun fabrikalarının başına geçip onları yönetebilecek bir hale gelsin, Almanya'da öğreneceği bilgilerle.

Fakat Raif sabundan anlamaz. Raif daha çok resim yapar. Resim yaparda, yaptığı güzel resimleri, içinden bir parçayı başkaları görecek diye hocalarına götürmezde, kötülerini dizer hocalarının önüne. Raif Almanya'ya gider. Gider gitmesine de amacı ressamların en önemlilerinin bulunduğu bu Avrupa ülkesinde son gelişmeleri öğrenmek, kültürünü geliştirmektir. Raif burada aklında hiç olmasa da ruh ikizini bulur...

----- Kitabı okuyacaklar atlasınlar, Scotty emin olu ver :)

Raif Almanya'da Maria Pudner ile tanışır. Bir mevsimi geçen tanışıkları süresince Raif hayatının en mutlu günlerini geçirir. Her ne kadar o en mutlu günlerini geçirdiğini düşünsede aslında Maria onu gerçekten sevdiğini kendine itiraf edememektedir. Raif'e kalsa Maria ile evlenip, ömrünü orada noktalayacaktır. Fakat Raif'in babası ondan önce davranır ve ölüm haberi telgrafla oğluna ulaştırılır. Raif çaresiz Maria'yı bırakıp yurduna döner.

Raif yurduna dönerken Maria'yı yanına aldıracağına söz verir ve karşılıklı yazışma adreslerini verirler. Mektuplar gelir gider. Hatta Raif Anadolu'da ki evlerine yeni eşyalar aldırır, her ne kadar ölü babasının mirasını enişteleri gasp etmiş olsalarda. Gel gelelim, Maria'dan haber gelmez olur.

Yıllar sonra, bir gün Raif efendi yürürken Almanya'da kaldığı pansiyondaki komşusu Ankara'da memur olan Raif'in önüne çıkar. Yaptıkları konuşma sonucu Raif anlarki Maria hastalanmış ve ölmüştür. Eski komşusunun yanında bir kız vardır. Kız Raif'in kızıdır. Raif bunca yıldır, Maria bir daha kendisine yazmadığı için, ruh ikizi bile ona sırtını döndü diye insanlarla iletişime geçmemiştir. Evet, evlenmiştir, çocukları vardır. Ama ne işinde hak ettiği pozisyondadır. Ne aile yaşamında hak ettiği değeri vardır.

Raif Ankara tren garından kalkan trenin localarından birine bakar. Locanın içinde bugüne kadar hiç görmediği kızı, onu hiç tanımadan Ankara'dan belki de bir daha dönmemek üzere ayrılmaktadır. Evinde onu karısı beklemektedir, çocukları beklemektedir, kayınçoları beklemektedir... Raif evine döner. Aynı gün kızına bir defter alır. Deftere tüm bu olayları en ince detayına kadar yazar. 24 saat sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi defteri iş yerindeki çekmecesine kitler. Defter on yıl boyunca iş yerinde gizli kalır. Ta ki Raif Efendi ölecek hale gelene kadar. Mesai arkadaşı defteri eve getirirken Raif ona defteri ne isterse onu yapmasına izin verir. Ne de olsa artık ömrü kalmamıştır.

Raif beyin mesai arkadaşı defteri okur.

----- Tamam Scotty okurları tekrar yazı ile baş başa bırakabilirsin...

Ama bir kişinin ruh ikizini bulması bazen hayatını onunla geçirmesine yetmemektedir, ya da yeter mi? Raif Bey'in hikayesinde Sabahattin Ali bu noktanın üzerinde duruyor. Türk yazarlara yaptığım bu ziyaretten hiç sıkılmadım arkadaşlar. Mutlaka zaman ayırın ve Sabahattin Ali'nin bu romanını okuyun....

----- Işınlayabilirsin Scotty :)

Hiç yorum yok: